Gazeteport

“15 Temmuz Ebubekir ve Demokrasi Talhası”

Türkiye’de sert günler. Mizah dahi yeraltında kendisini var edebiliyor. Gülmecelerimiz bile iktidarı tehdit edecek boyutta. Gülüyoruz ve varız. Eyüp Sabri Esenkal, sosyal medyanın yıkıcı fenomenlerinden en hınzırı. Kime göre diyeceksiniz? Haklısınız: Yanıt vereyim; bana göre.  Sosyal medyanın bu yıkıcı yaratıcısıyla, Eyüp Sabri Bey’i, kendisini, Türkiye’yi ve olan biteni konuştuk. Gazeteport için.

Kutlu Esendemir (kutluesendemir@hotmail.com)

“Eyüp Sabri Esenkal’ı tanıyabilir miyiz?” diye başlayamıyoruz zira tanınmadığınız için bu röportaj. Biraz amacımız belki Eyüp Sabri Esenkal ile troller dünyasına girmek. Siz kendinizi trol olarak tanımlıyor musunuz?

Aslında tam olarak trol diyemem. Çünkü Eyüp Sabri’yi bir kaba sığdırmak zor. Her an her şey olabiliyor trol; duyarlı bir vatandaş, duygusal bir adam da olabilir. O anki ruh haline bağlı ama elbette trol kimliği daha ağır basıyor. Olaylara yaklaşımı genel olarak bu şekilde. Gündemde ne varsa o an insanların bakış açısının tam tersiyle bakıyor ya da aynı tarafta yer alıyor. Nihayetinde karmaşık bir adam. Çözülmesi zor. (Gülümsüyor) Bu yönüyle bakınca trol kimliği daha da belirginleşiyor.

Eyüp Sabri tipi nasıl doğdu?

Gerçek hayatta da gündemi çoğu zaman dalgaya alan bir adamdım. Ancak tabii ki birçok şey her yerde söylenmiyor.

Ne gibi?

Dramatik bir olay yaşandığında bile o olayla içimden dalga geçebiliyordum. Yani işin biraz daha aykırı tarafındaydım ama bu düşündüklerimi etrafımda çok samimi olduğum birkaç kişiden başkası bilmezdi. Çünkü çok ciddi tepkiler alırdım. (Gülümsüyor)

Ya sonra?

Twitter denilen platformu keşfettim. Düzenli olmasa da ara ara takip ederdim, buradaki trolleri de okurdum. Baktım benim gibi düşünen insanlar da var ve ben de bir hesap açtım, yazmaya başladım. Eyüp Sabri ilk başlarda daha çekingendi ama yazdıkça ve tepki aldıkça üzerindeki o çekingenliği de atmaya başladı.

Eyüp Sabri kılığına girdiğinizde kişiliğiniz nasıl bir adama bürünüyor?

Eyüp Sabri olaylara her yönüyle bakabiliyor ve çoğu zaman en ters tarafından bakabiliyor. Bir şeyle karşılaştığımda Eyüp Sabri olsa ne düşünürdü, ne yapardı, nasıl tepki verirdi diye düşünüyorum.

Delirtici değil mi?

Aslında kişiliğimin bazı özellikleri bu kimlikle buluşuyor. Eyüp Sabri kimi zaman benim sözcüm oluyor, kimi zaman nefret ettiğim bir tip oluyor, kimi zaman da gerçekten de ben oluyor. Ama bazen de yarattığım karakterle kavga ediyorum. Ben bile ondan nefret ediyorum.

Neden?

Çünkü düşündüklerimin tam tersini düşünüyor. Eyüp Sabri huysuz, küfürbaz, aksi, ne dediği, ne düşündüğü belli olmayan bir adam. Sanki Eyüp Sabri kılığına girdiğimde ağır bir şizofren olup çıkıyorum. Onlarca adamın dedikleri ve düşündükleri arasında kalan bir adam oluyorum. Aralarından çekip aldıklarımı da yazıyorum.

Dışarıdan baktığınızda Eyüp Sabri Esenkal nasıl bir adam?

Tabiri caizse tam bir yavşak. (Gülümsüyor) Çok yönlü bir adam, belirsiz, umarsız. Bir bakmışsın ağır bir iktidar yanlısı, bir bakmışsın iflah olmaz bir muhalif, bir bakmışsın mahalle yansa saçını tarayan bir duyarsız. Ama çok yönlü bir adam olduğu için ve biraz da umarsız olduğu için birçok insanın da söyleyemediklerini dile getirebilen cahil cesaretine sahip bir adam.

Tuhaf değil mi bu?

Bazı insanlar bir olayla karşılaştığında içinden bir yerlerden o olayla dalga geçebiliyor ama çekindiği için söyleyemiyor işte. Eyüp Sabri bu aşamada ortaya çıkıyor ve utanmadan, sıkılmadan ne varsa içindekileri döküyor. Suskun kalabalıkların sesi oluveriyor. (Gülümsüyor) Eyüp Sabri bilinen bir karakter ama çok karma bir adam herkesten birşeyler var onda.

Ne gibi?

Bir dede, baba, amca, yavşak bir dayı, emekli ve huysuz bir komşu, acımasız bir patron, mahallede herşeyin dedikodusunu yapan meraklı yaşlı teyze, kahvede okey oynarken herşey hakkında yorum yapabilen çok bilmiş bir adam…

Dahası.

Bütün günahları işleyen ancak etrafa kendini ultra bir Müslüman olarak tanıtan sahte bir din adamı, küfürbaz, ahlaksız, bir dediğini bir tutmayan çelişkili vs. vesaire. Bu liste uzar gider, sonu yok. Kısacası Eyüp Sabri herkesin gördüğü, bildiği ve çok iyi tanıdığı bir adam. Birçok insanın dile getiremediklerini o toparlıyor ve dile getiriyor.

Sadece güzel kadınları seven, erkeklerden ve çirkin kadınlardan hoşlanmayan bu adamın gerçek hayatta insanlarla iletişimi nasıl?

Eyüp Sabri için güzel hanımlar bir yana dünya bir yana, güzel hanımlara karşı ciddi bir zaafı var. (Gülümsüyor)

Dinliyorum. Hmmm.

Gerçek hayatta insanlarla iletişimim iyidir. Demiştim ya; “Eyüp Sabri ile benzer yanlarımız çok fazla. Mesela ikimiz de hazır cevap bir insanız, yenilmeyi sevmiyoruz.” Hani sosyal medyada çok aktif ama gerçek hayatında asosyal olan tipler vardır ya; onlar gibi değilim. Gerçek hayatımda da gayet aktif, eğlenceli, hatta twitter’daki gibi insanları trolleyen biriyim.

Cansın.

Büyük şehirlerdeki standart ve sıkıcı koşuşturmaların içinde kendime her zaman eğlenecek bir şey bulabiliyorum ve bu nedenle çok sıkılmıyorum. Yalnız da olsam, kalabalık bir arkadaş ortamında da olsam bu hiç değişmiyor. Nerede olursam olayım insanları sürekli izliyorum, sürekli gözlemliyorum. Tavırlarını, tepkilerini, konuşmalarını, ilişkilerini, yemek yemelerini, birşeyler içmelerini her şeylerini izliyorum hoşuma gidiyor. Kim olursa olsun bir şekilde onunla iletişim kurabiliyorum.

Kim bu baktıkların?

Bu insan yaşlı huysuz bir adam da olabilir, ilkokula giden bir çocuk da olabilir, metroda yanımda oturan bir adam da olabilir. İşte bu nedenle de elimde her zaman malzemem oluyor ve bunları farklı bir şekilde aktarabiliyorum.

Sanki dışarıdan bakıldığında tabuları çok ve takoz gibi görünse de, ince bir estetiği de var sanki?

Evet, her ne kadar odun gibi görünse de Eyüp Sabri’nin bir tarafı çok zarif. Mesela güzel bir kadının gülüşüyle mest olabiliyor ya da onunla konuşurken dünyanın en mesut insanı olabiliyor.

Mesela?

Biriyle küfürleşirken güzel bir hanımdan cevap geldiğinde anında dünyanın en nazik insanı olabiliyor. Güzel bir fotoğraf gördüğünde, kreatif bir tasarım gördüğünde, inceden gülümseyip içiten içe değerlendiriyor.

Başka?

Çok güzel bir manzaraya başka bir gözle bakabiliyor. Veya sağlam bir türkü dinlerken anında duygusallaşıp en ücra hücrelerine kadar aşkla dolabiliyor. Bu esnada yaşadığı duygularını bazen aktarıyor. Bazen de hiç sesini çıkarmıyor. Bu tarafını çok sergilemiyor gizlemeyi seviyor.

Yarattığınız tip, gündeme göre birden politikleşiyor, sekterleşiyor, hoyratlaşıyor. Mesela 15 Temmuz darbe girişiminde Eyüp Sabri Bey neler yaşadı?

Evet. Eyüp Sabri’nin bir anı bir anını tutmaz, çok çelişkilidir, tutarsızdır. Herkesin çok ciddiye aldığı bir olayla Eyüp Sabri dalga geçer ama kimsenin önemsemediği bir olayı da hayati bir mesele gibi ele alabilir. Bu yönüyle Eyüp Sabri’nin düşüncelerini kimse tahmin edemez hatta kendi bile.

Darbe girişimi gecesine dönelim mi?

15 Temmuz gecesi ilk başta darbeyi çok önemsemedim. Hatta bununla ilgili birçok tweet bile attım ama sonra olayın ciddi olduğunu anlayınca durum değişti tabii. O gece Ankara’da olduğum için olayların göbeğindeydim. Tepemizden uçan uçaklar, silah sesleri, ölen insanlar, sokaklar ürküttü. Sonra Eyüp Sabri çok nadiren yaptığı şeylerden birini yaptı ve ciddi mesajlar vermeye başladı.

Ne gibi?

Kendi çapında insanları uyardı.

Neden?

Çünkü o gece çok tedirgindi, sabaha kadar uyumadı.

Çocuğunun ismini değiştirdi o gece Eyüp Sabri Bey.

“Oğlu Ebubekir Talha’nın ismini, “15 Temmuz Ebubekir ve Demokrasi Talhası” olarak değiştirdi. Gündeme her yönüyle uyum sağladı ve yaşanan değişikliklerden Eyüp Sabri’nin ailesi de payını aldı. (Gülümsüyor)

İşyerinde de sorunlar yaşıyor ve hatta Cumartesi ve Pazar günleri de patronları tarafından çalıştırılmasına öfkeli Eyüp Sabri Bey. Nedir onun patronlarla nedir alıp veremediği?

Patronlar bu dünyanın en duygusuz ve en vicdansız adamları. Onlar için personelin bir bilgisayardan farkı yok. Her an sürekli çalışmalarını isterler. Personelini düşünmeyen, onlarla empati kuramayan, isteklerini gözardı eden patronlardan nefret ediyorum.

Hepsi için geçerli mi bu?

Bu özellikler patronların tamamında var. Bu nedenle tüm patronlardan nefret ediyorum. Sürekli sömürüyorlar. Ceplerini doldururken gariban insanların hayatlarını bulanık bir hale getiriyorlar. Patron için personel tatil yapamaz, gezemez, dinlenemez, tatil yapamaz. Varsa yoksa iş. Onun için günün 24 saati işçisinin hazır kıta beklemesini ister. Eyüp Sabri bunlar aklına geldikçe ve bu tür olayları yaşadıkça patronlara olan nefretini sansürsüz bir şekilde kusuyor. Sadece Eyüp Sabri değil, bütün işçiler patronlarından nefret ettikleri için de Eyüp Sabri ezilen işçilerin sözcüsü oluyor. O patronlara saydırdıkça sessiz çoğunluğun içinin yağları eriyor. (Gülümsüyor)
(Küfür ve ötesi: Eyüp Sabri Esankal’la devamı yarın)

Exit mobile version