07 Ocak 2023 Cumartesi
Ana sayfa » TÜSİAD Başkanı Symes’ten ‘enerji sektörü’ vurgusu

TÜSİAD Başkanı Symes’ten ‘enerji sektörü’ vurgusu

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, enerji sektörünün sürdürülebilirliğini, yatırımların devamlılığı ve enerjinin verimli kullanımını teşvik edecek şekilde düzenlemelerin kararlılıkla hayata geçirilmesine ihtiyaç duyduklarını belirterek, "Yeni hükümetimizin yatırımlar üzerinde titizlikle durmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak yeni hükümet programında Türkiye ekonomisi için son derece kritik önem arz ettiğini düşündüğümüz enerji piyasalarının serbestleşmesine yönelik bir eylem maalesef bulunmamaktadır. Önümüzdeki dönemde enerji sektörüne yönelik önceliklerin reform paketinin bir parçası olacağı temennimizdir" diye konuştu.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) işbirliğiyle, ‘Paris İklim Zirvesi Ardından Dünya Enerji ve İklim Görünümü’ başlıklı bir toplantı gerçekleştirildi. Levent’teki Sabancı Center’da düzenlenen ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol konuşmacı olarak katıldığı toplantıda sektör temsilcileri, yerli ve yabancı çok sayıda davetli yer aldı.

Cansen Başaran Symes, TÜSİAD olarak enerji sektörünün stratejik önemini her fırsatta vurguladıklarını belirterek sektörün ekonomi için ciddi bir role sahip olduğunu söyledi. Enerji piyasalarında yapısal dönüşümün tamamlanmasına yönelik ihtiyacın devam ettiğine dikkat çeken Başaran, “Bahsettiğimiz dönüşüm daha serbest, daha şeffaf ve daha verimli bir enerji sektörü ve böyle bir piyasaya dönüşümdür. Bugüne kadar enerji piyasalarında serbestleşmeye yönelik çok önemli adımlar atıldı” diye konuştu.

“PİYASANIN SERBESTLEŞMESİNİ İLERİYE TAŞIMAK İÇİN ÖNCELİKLİ ADIMLAR ATILMALI”

Cansen Başaran Symes, piyasanın serbestleşmesini ileriye taşımak için atılması gereken bazı öncelikli adımlar olduğuna vurgu yaptı. Başaran şöyle konuştu:

“Öncelikle maliyetlerin altında enerji fiyatları enerji verimliliğini özendirmeyerek bu alanda ülkemizin çok önemli potansiyellerini ekonomiye kazandırılmasına engel oluşturmaktadır. Enerji piyasalarının bütününde enerji fiyatlarının arz talep dengesinde oluşması, enerjinin verimli kullanımını sağlayacak, bunun yanı sıra sektörde öngörülebilirlik kamu maliyesinde de sürdürülebilirliğe katkıda bulunacaktır.”

BOTAŞ’IN PİYASADAKİ ROLÜ

2013 yılından itibaren üzerinde çalışılan Doğalgaz Piyasası Kanunu’nun revizyonunun sonuçlandırılmasını beklediklerini kaydeden Cansen Başaran Symes, elektrik piyasalarında arzu edilen serbestleşmenin doğalgaz serbestleşmeden mümkün olamayacağını kaydetti. Başaran, “Bu kanun serbest şeffaf likit bir doğalgaz piyasası oluşturacak şekilde ivedilikle değiştirilmesi fevkalade önem taşımaktadır. Bu noktada bir diğer husus BOTAŞ’ın piyasadaki rolüdür. BOTAŞ’ın ithalattaki payının düşürülerek diğer piyasa oyuncuları gibi hareket etmesinin sağlandığı bir piyasa yapısının oluşturulması ve doğalgazın ithalat ile ihracatının serbest bırakılması beklentimizi önemle ifade etmek istiyorum” dedi.

“Enerji sektörünün sürdürülebilirliğini, yatırımların devamlılığını ve enerjinin verimli kullanımını teşvik edecek şekilde düzenlemelerin kararlılıkla hayata geçirilmesine ihtiyaç duyuyoruz” diyen Symes, “Yeni hükümetimizin yatırımlar üzerinde titizlikle durmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak yeni hükümet programında Türkiye ekonomisi için son derece kritik önem arz ettiğini düşündüğümüz enerji piyasalarının serbestleşmesine yönelik bir eylem maalesef bulunmamaktadır. Önümüzdeki dönemde enerji sektörüne yönelik önceliklerin reform paketinin bir parçası olacağı temennimizi bir kez daha ifade etmek isterim” şeklinde konuştu.

ARZ GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN TEHDİTLER VE BÖLGESEL RİSKLER

Cansen Başaran Symes, enerji politikalarının orta ve uzun vadeli bir vizyonla bölgesel dinamikler göz önünde bulundurularak tasarlanması gerektiğini ifade etti. Başaran, “Son dönemde yakın coğrafyamızda yaşadığımız gelişmeler arz güvenliğinin bize jeopolitik tablodan ne kadar etkilenebileceğini son derece net gösterdi. TÜSİAD olarak arz güvenliğine ilişkin tehditleri ve bölgesel riskleri enerji sektörünün yapısal dönüşümü için itici bir güç olarak görmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu, gerek kaynak çeşitliliği gerek güzergah çeşitliliği ile gerekse de enerjiyi daha verimli kullanarak üstesinden gelebileceğimiz bir zorluktur” dedi.

“PARİS’TE ALINAN KARARLARIN TÜRKİYE EKONOMİSİNE ÖNEMLİ SONUÇLARI OLACAK”

Paris’teki İklim Zirvesi’nde iklim değişikliğiyle ilgili olarak tarihi bir karar alındığına dikkat çeken Cansen Başaran Symes, TÜSİAD olarak Paris’te alınan kararları, 22 Şubat’ta gerçekleştirecekleri toplantıda değerlendireceklerini söyledi. Başaran Symes, “Paris’te alınan kararların kuşkusuz ülkemiz ekonomisi için son derece önemli sonuçları olacak. Bu küresel uzlaşma enerji bağlantılı politikaların hassasiyetle ele alınmasını gerektirecek. Anlaşma düşük karbon ekonomisine yönelik yatırımların önünü açacak düzenlemeleri teşvik edicidir. Durum böyleyken anlaşma metni ülkemiz açısından önemli bir eksikliği barındırıyor. Zira söz konusu metinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere ilişkin bir tanım bulunmamaktadır. Finansmana erişim ve teknoloji alanında destek ülkemiz açısından iklim değişikliği ile mücadelede temel belirleyici unsurlardır. Bu belirsizliğin giderilmesine yönelik girişimlerin uluslararası arenada ivedilikle ve ısrarla sürdürülmelidir” diye konuştu.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi hususunda son yıllarda önemli bir ivme yakalandığını anlatan Başaran Symes, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinden azami düzeyde faydalanmak için yatırımları destekleyici politikaların devam ettirilmesi ve yatırım ortamını iyileştirici tedbirlerin alınmasının sürece kayda değer bir ivme kazandıracağını belirtti.

GÜLER SABANCI: PARİS ANLAŞMASI, DÜNYANIN GELECEĞİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI

Cansen Başaran Symes’in ardından konuşan Güler Sabancı, 21. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda (COP21) imzalanan Paris Anlaşması’nın dünyanın geleceği için çok önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Enerji sektörünün, iklim anlaşmasının tam merkezinde yer aldığını söyleyen Sabancı, dünya enerji sektörünün, Paris’ten verilen mesajları aldığını ve çözümün bir parçası olmaya hazır bulunduğu düşüncesini dile getirdi.

“ENERJİDE TÜKETİCİNİN ROLÜ VE ÖNEMİ ARTIYOR”

Tüm dünya ülkelerinin birlikte hareket ederek, enerji sektöründe sürdürülebilirliği sağlayacak dönüşümün üzerinde çalışması gerektiğinin altını çizen Sabancı, şöyle devam etti:

“Sürdürülebilir bir dünyayı ancak bu şekilde gelecek nesillere aktarabiliriz. Bugünün dünyasında çok çarpıcı küresel trendleri beraber izliyoruz. Kentleşme, dijitalleşme ve electrification enerjinin yaşamsal önemini daha da artırıyor. Enerji, toplumların yaşam kalitesi ve ekonomilerin sağlıklı işleyişi bakımından stratejik önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde rekabetçilik, verimlilik, teknoloji ve inovasyon konularının enerjide başarılı bir dönüşümün ana unsurları olacağını öngörüyoruz. Enerjide tüketicinin rolü ve önemi artıyor. Tüketiciyi işin odağına alan yeni iş modelleri uygulanmalı. Paris Anlaşması’yla çizilen yolun, enerji sektörünün daha sürdürülebilir bir niteliğe ulaşabilmesinde rolü büyük olacak görünüyor. Teknolojiyi üretenlerin, enerji sektörü, üniversiteler ve kamunun daha yakın çalışmasının gerekliliği ortaya çıkıyor.”

‘SON 10 YILDA TÜRKİYE KURULU GÜCÜ YAKLAŞIK 2 KAT ARTTI’

Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi bünyesinde IICEC’in kuruluşunda da bu anlayışla yola çıktıklarını belirterek, seçkin bölgesel ve global oyuncuların da katılımıyla IICEC’in önemli bir platform haline geldiğini aktardı. IICEC’in bugün enerji ve iklim konularında nesnel ve kaliteli araştırmalar üretmek, bölgede ve dünyada enerjide sürdürülebilir geleceğe yönelik çözümlerin geliştirilmesi hedefiyle çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı.

Sabancı, Türkiye’ye bakıldığında ise elektrik ve doğalgaz sektörlerinin toplamda 100 milyar liraya yaklaşan pazar büyüklüğüyle son 10 yılda pek çok kritik sektörden daha önde bir konuma geldiğini söyledi.

ÖZEL SEKTÖR TARAFINDAN YAPILAN YATIRIMLAR

Enerji Bakanlığı ve EPDK liderliğinde elektrik piyasasının serbestleştirilmesinde çok önemli adımlar atıldığına değinen Sabancı, şunları kaydetti:

“Özel sektör tarafından çok önemli yatırımlar yapıldı. Son 10 yılda Türkiye kurulu gücü yaklaşık 2 kat arttı. Sadece elektrik sektörüne 2000’li yılların başından beri yaklaşık toplam 75 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Bunların 52 milyar doları yeni yatırım olarak gerçekleşti. Bu dönemde çeşitli üretim özelleştirilmeleri de gerçekleştirildi. Dağıtım özelleştirilmeleri tamamlandı. Dağıtımda 2016-2020 yıllarını kapsayan yeni tarife döneminin esasları belli oldu. Liberalleşme ve serbest piyasadan vazgeçemeyiz, vazgeçmeyeceğiz. Perakende liberalleşmesinde arzu edilen seviyede olmamakla birlikte bazı gelişmeler kaydedildi.

Önümüzdeki günlerde liberalleşme adımlarını hızlandırarak daha da ileri taşımalıyız. Tüketici lehine olan bir piyasaya daha fazla işlerlik kazandırmalıyız. Bunu sağlamak üzere enerji piyasamızda düzenleyici çerçeveyi, piyasanın rekabetçiliğini şeffaflığını ve öngörülebilirliğini artıracak şekilde güçlendirmeliyiz. İçinde bulunduğumuz arz fazlası ve düşük enerji fiyatları dönemini bu yönde atılacak cesaretli adımlar için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz.”

PARİS İKLİM ZİRVESİ ARDINDAN

Toplantının sonunda Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol ise World Energy Outlook 2015 raporuyla ilgili bir sunum yaptı. Konuşmasında enerji sektöründe öngörülebilirliğin daha önce hiç bu kadar düşük olmadığını Birol, öngörülebilirliğin düşük olmasının dört nedeni olduğunu aktararak, “Bunlardan ilki, jeopolitik durum. Dünyanın en önemli petrol üreticilerinin olduğu Ortadoğu bölgesinde ciddi sorunlar var. Yarın düzeleceğine ilişkin olumlu işaret görmüyorum. Rusya gibi diğer üretici ülkelerde de jeopolitik sorunlar ciddi. İkinci etken ekonomik büyüme. Yıllardır dünya ekonomisinin büyümesini sağlayan BRICS ülkelerinde durum pek iç açıcı değil. Paris anlaşması üçüncü etken. Tarihte ilk defa tüm dünya ülkeleri bir metin üzerinde anlaştı ama bilinmeyen şu, gerçekten anlaşma önemli değişiklik yaratacak mı? Son olarak düşük enerji fiyatlarının nasıl gelişeceği konusundaki belirsizlikler öngörülebilirliği düşürüyor” diye konuştu.

Enver ALAS/İSTANBUL, (DHA)