Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır'ın tarihi Hasanpaşa Hanı'nda Sur İlçesi'nin yeniden yapılmasıyla sivil toplum örgütü temsilcileriyle 'Sur Buluşması' toplantısında bir araya geldi. Başbakan Davutoğlu burada yaptığı konuşmada "Sur'da bir evim olsun istiyorum" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır’ın tarihi Hasanpaşa Hanı’nda Sur İlçesi’nin yeniden yapılmasıyla sivil toplum örgütü temsilcileriyle ‘Sur Buluşması’ toplantısında bir araya geldi. Sur’un yeni halinin sinevizyon gösterisinin de yapıldığı toplantıda konuşan Davutoğlu, Diyarbakır’a gelmek için büyük bir heyecanla hazırlık yaparken dün, yürekleri parçalayan bir haberin tüm Türkiye’ye ulaştığını, 7 canın hainler tarafından korkak bir tuzakla şehit edildiğini söyledi.
Davutoğlu, “Emin olun bu acıyı en fazla Diyarbekirliler hissetti. Çünkü onlar kendilerine geleni, muhabbetle karşılayan insanlardır. Allah bilir bu Hasanpaşa Hanı ne kadar farklı milletten, ırktan, dinden, mezhepten insanı kucağına aldı, bağrına bastı. Bu sokakların, bu kültürün mirasından mahrum olanlar, Diyarbakır halkına huzur vermek için gelen 7 kardeşimizi şehit ettiler. 30’a yakın vatandaşımız ve güvenlik görevlimiz de hastanede. Onlar buraya farklı şehirlerden gelmiş olabilirler ama buradan giderken hepsi artık Diyarbakırlı’dır. Onlar ebediyen Diyarbakır’ın hafızasında ve Diyarbakırlıların duasında olacaklar. Dört ayaklı minareye bakan herkes, kendisinden bir şey bulur. Hepimizin, zihnimizi bu ortak kültürümüzün temellerinden koparmadan düşünmemiz lazım” dedi.
Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri sonrasında ortaya çıkan siyasi tablo dolayısıyla ülkenin kaosa, krize düşeceğini hesap eden bölücü terör örgütü ve hain odakların içeride ve dışarıda harekete geçtiklerine dikkati çekerek, “Silahlı isyan çağrısında bulundular. Daha önce 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi şehirlerimizi tarumar etmek için bütün güçleriyle harekete geçtiler ve zannetiler ki onlar bu memleketi bir araya getiren, bu yüreği bütünleştiren ana değerleri parçalayabilecekler. 23 Temmuz’da hepinizin bildiği gibi huzur ve demokrasi güvenlik operasyonlarını başlatmak zorunda kaldık. Onlar yakmaya, yıkmaya tahrip etmeye çalışırken, biz kamu düzenini inşa etmeye, her yerde barışı, huzuru hakim kılmaya çalıştık” diye konuştu.
İKİ HUSUSTA YANILDILAR
Başbakan Davutoğlu, çözüm süreci ile bütün tıkanıklıkları aşmaya, bütün yolları, bütün engelleri aşarak bir birlik yoluna çıkmaya çalıştıklarını ifade ederek, “Onlar, verdikleri, yaptıkları bütün eylemlerle yeni barikatlarla şehirlerimizi, ilçelerimizi, Sur’umuzu parçalamaya çalıştılar. Çukurlar kazdılar, barikatlar kurdular, el yapımı bombalarla insanların günlerini, gecelerini kararttılar ve zannettiler ki bu devlet acizdir ve onlarla mücadele etme cesareti ve kararlılığı göstermeyecektir ve zannetiler ki bölge halkı onların yanında yer alacak. Bu iki hususta da yanıldılar ve yanılacaklar” dedi.
BU SİZİN DEVLETİNİZ
Davutoğlu, “Devletimizin şefkat gücünü de, şefkat elini de, kudret elini de birlikte kullandık, kullanacağız” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Devletimiz dediğimizde aziz Diyarbekirliler, bu sizin devletiniz, bu 78 milyonun devleti, hiç kimse bu devlete tek başına malik değildir ve hiç kimse bu devletin vatandaşlarının herhangi bir kesimini ayırma, dışlama hakkına da sahip değildir. Hep beraber kamu düzeni derken, hepimizin düzeninden bahsediyoruz, hepimizin huzurundan bahsediyoruz. Biz bütün bu hesapları bozma amacıyla en kararlı bir şekilde terörün üstüne gittik. Terörle mücadelede hiçbir tereddüt göstermedik ve bir kez daha Diyarbekir’den ilan ediyorum, Sur’un bütün sokakları gibi, Cizre’nin, Silopi’nin bütün sokakları gibi, Diyarbekir’in bütün sokakları, Mardin’in, Bingöl’ün, Van’ın, Bitlis’in, bütün güzel şehirlerimizin tüm sokakları, bu güzel mekanların, bu güzel ülkelerin dağları, ovaları, vadileri huzur ve sükun bulana kadar da gece, gündüz uyumayacağız, terörle mücadeleye devam edeceğiz. Bir tarafta bu kararlılığımız varken, bir tarafta devletimizin kudret eli varken emin olunuz ki, şefkat elimizle de bütün halkımızın yanında olacağız, ellerini tutacağız, gözlerine bakacağız, yüreğimizi yüreklerine değdirip, ‘Bu yürekleri kimse parçalamayacak’ diye haykıracağız.”
HİÇBİR VATANDAŞIMIZI YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ
Terörün getirdiği ızdırapları yaşayan Silopi’de de, halkla yan yana geldiklerini aktaran Davutoğlu, Diyarbakır ve Silopi’de yaşadığı iki anısını şöyle anlattı:
“Birisi, Kurban Bayramı’nda Ulu Cami’de, Mehdi Bey arkadaşlar hatırlayacak, yanımda ihtiyar bir Diyarbekir beyefendisi vardı, elimi tuttu, dualar etti, ‘Bizi yalnız bırakmadığınız için Allah razı olsun, bizi yalnız bırakmayın’ dedi. Silopi’de de yine cuma namazında 90 yaşını muhtemelen aşkın bir dedemiz, eline sarılıp öpmeye çalıştığımda dualar etti, ‘Bizi bırakmayın, bizi terk etmeyin’ dedi. Allah şahit olsun, millet şahit olsun, tarih şahit olsun hiçbir zaman, hiçbir vatandaşımızı bunların insafına terk etmeyecek, yalnız bırakmayacağız. Bunu yüreğimden gelerek, yürek diyarı Sur’da zikrediyorum ve aynı şekilde hiçbir vatandaşımızın mağdur olmasına da izin vermeyeceğiz.
Türkiye 90’ların Türkiyesi değil, 80’lerin Türkiyesi değil, daha önceki dönemlerin Türkiyesi değil. Türkiye’de milletin her kesiminin verdiği oylarla Cumhuriyet tarihinin en yüksek seçmen sayısına, yüzde 49,5 oyla gelmiş bir iktidar var. Biz bu anlamda, bize oy versin, vermesin her vatandaşımızı hem temsil ediyor hem hakkını korumaya kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz.”
VATANDAŞIMIZIN RIZASI DIŞINDA TEK BİR ADIM ATILMAYACAK
Davutoğlu, Birlik, Huzur, Demokrasi Eylem planı çerçevesinde Sur’u da yeniden inşa ve ihya edeceklerini duyurduklarında, bazı kesimlerin birtakım dedikodularla vatandaşın kafasını karıştırmaya çalıştıklarını belirtti. “Sur’u insansızlaştırmak istiyorlar, Sur’dan Diyarbakırlıları çıkarmak istiyorlar, Sur’u kentsel dönüşüm ile yüksek katlı binalarla rant alanı haline getirmek istiyorlar” gibi dedikodular çıkarıldığını aktaran Başbakan Davutoğlu, “Bre insafsızlar, siz bizim yüreğimizdeki Diyarbekir sevgisini, siz bizim zihnimizdeki tarih idrakini bilseydiniz, aynaya bakmaya utanırdınız. Bizim için bunların hepsi kutsal bir emanettir. Açık ve net ilkemizi en önden söylüyorum. Diyarbekirlilerin ve Sur’da yaşayan vatandaşlarımızın rızası hilafına tek bir adım atılmayacaktır. Her şeyi sizlerle konuşarak, sizlerle birlikte yapacağız. Sizinle istişare ederek, konuşarak yapacağız ama Sur’u da bu haliyle, teröristlerin yıktığı, tahrip ettiği bu haliyle de bırakmayacağız. En güzel şekilde inşa edeceğiz, yangın yerinde Allah’ın izniyle gül yetiştireceğiz. En önemli ilkemiz bu. İnsanımızın hayat hakkı, insanımızın huzuru, temel hak ve özgürlükleri söz konusu olduğunda akan sular durur. İnsanımızı koruyacağız, mağduriyetleri gidereceğiz ve insanımızın mekanla ilişkisini kesinlikle bozmayacağız” dedi.
VATANDAŞLARIMIZ MAĞDUR EDİLMEYECEK
Davutoğlu, mülkiyet hakkına kesinlikle riayet edileceğini belirterek, mimari çalışmalar yürütülürken insanı, tarihi ve mimari dokunun kesinlikle korunacağını, bunu bir taahhüt olarak belirttiğini kaydetti. Davutoğlu, “Hiç kimse tereddüt etmesin, burada mülkü olanlar ellerindeki imkanlarıyla neler yapabileceklerse mimari planlama içinde yapma hakkına sahip olacaklar. Kirada olanlar kira öder gibi, mülk sahibi olacak şekilde düzenleme yapıyoruz. Kötü kentleşme esnasında gelip buralarda çok kötü şartlarda evlerde yaşayan vatandaşlarımız kesinlikle mağdur edilmeyecek. Gecekondu, işgalci gibi konumda olanlar dahi her biri en iyi şartlarda, çağdaş ev imkanlarına sahip olacaklar. Bu konuda hiç kimsenin tereddüt etmesin” dedi.
Davutoğlu, Sur’dan çıkan hiçbir vatandaşın açıkta kalmayacağı konusunda gerekli ilgililere talimat verdiklerini ve takipçisi olduklarını söyledi. Her vatandaşa barınak, kira yardımı yapıldığını, barınacak yeri bulamayanları otellerde ağırladıklarını anlatan Davutoğlu, “Eğer Diyarbakır uyuyamıyorsa, biz de uyuyamayız. Diyarbekirli kardeşlerim emin olsunlar, vatandaşlarım emin olsunlar, hiçbir tezvirata kapılmasınlar, acele kamulaştırma gibi tamamıyla hukuki bir süreç anlamında attığımız adım, onların temel hak, özgürlükleri ve mülkiyet haklarını kesinlikle tehlikeye sokmayacağı gibi teminat altına alacaktır. Bu terör örgütünün yaptığı tezvirata hiçbir şekilde izin vermesinler. Bunu söylemek için buradayım. Zaten Diyarbakır’ı özlemiştim ama bu tezviratların yayıldığını görünce bizzat gelip, mekanında olayın ve sürecin dokusunu, doğasını Diyarbekirli vatandaşlarımla paylaşmak istedim” dedi.
“SUR’DA EVİM OLSUN İSTİYORUM”
Başbakan Davutoğlu, Diyarbakır’ın kendilerini son derece güçlü bir mesajla ağırladığını belirterek, “Biz de bütün imkanlarımızla gereğini yapacağız. Her zaman Diyarbakır’da olacağız. Biz bu topraklara sevgi tohumları ekmeye geldik. Bir idealimden de bahsedeyim. Sare Hanım’a söyledim. Sur’da bir evim olsun istiyorum. Her bir ilçe için ayrı ayrı çalışıyoruz. Amacımız insanı korumak, mekanı korumak. Zamanın dokusuna uygun şekilde hayatı normalleştirmek. İnsanı korumayan, insana hitap etmeyen hiçbir proje karşılığını bulamaz. Sur’u barikatlarla yaşanmaz hale getiren. Hastanelere girişi engelleyenler karşılarında çok kararlı bir irade görünce burada barınamadılar. Başka bir hesabın içine girdiler. Sur’u da ihya ve inşa edeceğimizi duyurduğumuzda birtakım dedikodularla vatandaşlarımızın kafasını bulandırmaya çalıştılar. Sur’u insansızlaştırmak istiyorlar dediler. Sur’u kentsel dönüşüm ile rant alanı haline getirmek istiyorlar dediler” dedi.
BİNALAR ULUCAMİ’NİN MİNARESİNDEN YÜKSEK OLMAYACAK
Sur İlçesi’nde vatandaşın rızası dışında hiç bir adım atılmayacağını belirten Davutoğlu, “Sizinle istişare ederek yapacağız. Sur’u bu haliyle bırakmayacağız. En güzel şeklilde inşa edeceğiz. Yangın yerinde gül yetiştireceğiz. Mülkiyet hakkına riayet edilecek. Mimari doku kesinlikle korunacak. Kimse tereddüt etmesin. Burada mülkü olanlar eldeki imkanlarla neler yapılacaksa yapma hakkına sahip olacaklar. Kirada olanlar kira öder gibi ev sahibi olacak şekilde düzenleme yapıyoruz. Vatandaşlarımız hangi siyasi görüşte olursa olsun her birini en iyi şartlarda konut imkanına kavuşturacağız. Valimizi sürekli takip ettim. Sur’dan çıkan hiçbir vatandaşımız açıkta kalmayacak dedim. Diyarbakır uyuyamıyorsa biz de uyuyamayız. Acele kamulaştırma gibi tamamen hukuki adım onların mülkiyet haklarını kesinlikle tehlikeye sokmayacağı gibi teminat altına alacaktır. Sur’un rant alanı haline dönüştürüleceğini iddia edenler, hiçbir bina dışarıdan bakıldığında Ulu Cami’nin minaresinden yüksek olmayacak. Bu size tahaadümüzdür. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı danışma ofisleri kuracak. Rıza dışında bir şey yapmayacağız. Bu çerçevede Sur’un mekanının korunması iki ana temele dayanacak. Birisi UNESCO kültürel mirası ilan edilmişti. Bir kere bu miras çerçeve dışında tek bir adım atılmayacak. İkincisi de 2012 yılında koruma amaçlı ilan planı esas alınacak. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyesi tarafından da onaylanmış plandır. Onlar neye karşı çıkıyorlar? devlet ile milletin bütünleşmesine karşı çıkıyorlar. Kaygıları kendilerinin istismar edeceği bir alanın yok olmasıdır. Toledo dediğimde farklı yere çektiler. Bunlar medeniyet cahili. Toledo’nun her bir kulesinin birbirine benzediğini bilmez. Çünkü zihinleri ya Franco’ya ya da Stalin’e çalışır. UNESCO gibi kültür mirasına alındığını da bilmezler. Öyle bir biblo şehir kuracağız ki herkes buraya akacak” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, daha sonra Diyarbakır Asker Hastanesi’nde operasyonlar sırasında yaralıları ziyaret etti.
Kışanak: Başbakan’ın imar planına uyacaklarını söylemesi iyi ama yaptıkları iş plana aykırı
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı DBP’li Gültan Kışanak, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Sur içinde yapılacak olan çalışmalarda Sur koruma amaçlı imar planı ve UNESCO kriterlerine uyacakları açıklamasını değerlendirdi. Kışanak, “Sayın Davutoğlu’nun bunu söylemesi iyi bir şey, fakat şu anda hali hazırda yaptıkları iş bile bu koruma amaçlı mastır planına aykırı” dedi.
Büyükşehir Belediye başkanı Gültan Kışanak, Başbakan’ın bugün yaptığı açıklamada Büyükşehir Belediyesinin 2012 yılında yaptığı Sur içi koruma amaçlı planına uyacaklarını söylemeleri iyi bir şey olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Biz o plana sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Belediyemiz doğru bir şey yapmış, tarihi ve kültürel bir mirası korumak için, çarpık kentleşmeyi önlemek için, tarihi eserlerin aslına ve orijinaline ve evrensel değerlerine sadık kalarak korunabilmesi için gerekli bütün imar kararlarını almış. Böyle bir plan ortaya çıkarmış, biz buna sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Sayın Davutoğlu’nun bunu söylemesi iyi bir şey, fakat şu anda hali hazırda yaptıkları iş bile bu korama amaçlı mastır planına aykırı.”
“NEDEN SÜRECE BELEDİYE, HALKI VE STK’LARI DAHİL ETMİYORLAR”
Sur içinden bazı evlerin yıkılarak caddelerin genişletildiğine dair haberler aldıklarını söyleyen Kışanak, şöyle konuştu:
“Yenikapı sokakta sağlı sollu binalar yıkılmış genişletiliyor. Bu koruma amaçlı imar planına aykırı. Biz lafa mı inanacağız, icraata mı inanacağız. Şu anda icraat olarak yaptıkları şey koruma amaçlı imar planına aykırıdır. Çalışma şu anda Sur’un içinde devam ediyor. Aksini iddia ediyorlarsa ablukayı kaldırsınlar, bizi de bu imar planının sahibi olarak belediye ve UNESCO miras kültür sürecinin alan yönetimini çağırsınlar beraber konuşalım. İmar koruma planında ne var, onlar sahada ne yapıyor. Onun için bu söze güvenemiyoruz. Şu anda bile bu plana aykırı çalışmalar yürütülüyor, bu plana aykırı karakollar kuruluyor. Plana aykırı caddeler genişletilip evler yıkılıyor. Halen bu çalışma devam ediyor. Zaten Sur içinde yaklaşık 1 aydır çatışmaların bitmesine rağmen ablukanın kaldırılmaması da bu nedenledir. Halen içeride yıkımı sürdürdükleri içindir. O nedenle biz lafa bakmıyoruz, icraata bakıyoruz. Koruma imar planına aykırı işler yapıyorlar. Bu demek ki ileride yapacaklar. Madem bu planı bu kadar ciddiye alıyorlar ve buna uyacaklar neden bu sürece Belediyeyi katmıyorlar, neden halka katmıyorlar. Niye STK’ları sürece katmıyorlar, niye beraber konuşulup karar verilmiyor.”
“PLANA UYMAK İÇİN KAMULAŞTIRMAK GEREKMLİYOR”
Büyükşehir Belediye Başkanı Kışanak, koruma amaçlı imar planına uymak için Sur’u kamulaştırmak gerekmediğini ifade ederek, “Koruma amaçlı imar planına aykırı yapıları beraber tespit edebiliriz, vatandaşı da katabiliriz, onları da mağdur etmeyecek şekilde uygun çözümler bulabiliriz, bunun için vatandaşın malını kamulaştırmaları gerekmiyor ki. Kamulaştırma demek devlet sana paranı verecek, ‘sen oradan çık bura benim mülküm’ demek oluyor” dedi.
Halen Sur’un yüzde 82’sini kapsayacak bir kamulaştırma kararı alındığını kaydeden Gültan Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki gündür kamulaştırma kararını almaları, hepsini alacakları anlamına gelmediğini söylüyorlar. Maden kamulaştırmayacaksanız niye aldınız kararı o zaman. Koruma planına aykırı yapılar tespit edilebilir ve onlarla ilgili çalışma yapılabilirdi, niye tamamına yakın kamulaştırma kararı aldınız. İnsan uygulamayacağı bir kararı alır mı? Madem uygulamayacaklarını ve vatandaşın mülkiyet hakkına dokunmayacaklarını söylüyorlar o zaman bu kararı kaldırsınlar ortadan. Yani ya söyledikleri yanlış, ya yaptıkları yanlış.”
Kışanak, UNESCO kriterlerine de uyulmadığını, uyarılarına rağmen ve UNESCO kriterlerine rağmen tespit ve bilimsel bir çalışma yapılmadan 2 aydır Sur’dan hafriyat çekildiğini de söyledi.