Uluslararası Şeffaflık Derneği, Türkiye’de yürütme erkinin “diğer kurumlar üzerindeki nüfuzu, yargı kurumlarını siyasallaştıran etkisi ve basın özgürlüğünü ihlal eden yasak ve kısıtlamalarının, siyasi iktidarın denetlenmesini güçleştirdiği” uyarısı yaptı.
Şeffaflık Derneği’nin dün gerçekleşen “Türkiye Nasıl Yönetiliyor? İlkeleriyle Yönetişim-Kurumlarıyla Türkiye” başlıklı konferansında, “Türkiye Şeffaflık Sistemi Analizi” bulguları açıklandı. Avrupa Birliği (AB) ve Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle hazırlanan rapor,15 kurumun verimli ve etkin bir biçimde işleyebilme kapasitesi, iyiyönetişim ilkeleriyle uyumu ve yolsuzlukla mücadele performansı bakımından genel durumlarını inceledi.
Uluslararası Şeffaflık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı E. Oya Özaslan, açılış konuşmasında “Bugün Türkiye’de demokrasiyi ve daha güçlü kurumları desteklemenin tam zamanı” dedi ve kurum, değerler ve insan haklarının “büyük bir gümbürtüyle” çöktüğü uyarısı yaptı.
Özarslan, medya ve muhalif gruplara karşı “baskıcı” tutumların neredeyse günlük hayatımızın parçası haline geldiğini belirtti ve raporun “derneğin açıklayacağı son şeffaflık analizi” olabileceği endişesini dile getirdi.
“Yönetimsel sorunlar için, toplum önce kendisine bakmalı”
Şeffaflık Derneği, Türkiye’de yolsuzluk algısının 2015 yılında sert düşüşüne devam ettiğini, son 2 yılda 13 sıra birden gerilediğini açıkladı. Buna göre, Türkiye 2015’te sosyal medyada “sansür alanında şampiyon” oldu ve açık yönetim, adalet, basın özgürlüğü gibi endekslerde düşüş gözlemlendi.
Özarslan, “Olağanüstü dönem ilan edilmeden olağanüstü dönem koşullarıyaşıyoruz ve hukukun üstünlüğü en çok zarar gören kavram” diye vurguladı. Özarslan ayrıca, yönetişimin Türkiye’de yaşayan insanların sahip çıkması gereken bir soru olduğunu belirtti ve ekledi:
“Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerimizin, demokratikleşme sürecine katalist olarak yer alacağını düşünmüştük ve bu, büyük oranda gerçekleşti . Ancak umutları buna bağlamanın doğru olmadığı ve yönetimsel sorunlar için toplumun kendisine bakması gerektiğini görüyoruz.”
“Medya, yürütme erki, en güçsüz kurumlar”
Türkiye Şeffaflık Sistemi Analizi’ne göre, “Hukukun üstünlüğü ilkesinin içinin boşaltılması, siyasi kutuplaşma, toplumsal yaşamın cepheleşmesi gibi üzerinde mutabakat sağlanabilecek birçok sorunu, çözümsüzlüğe itmekte”.
Son dönemdeki reformlar ve yasalar ile uygulama arasında “derin bir uçurum” olduğuna dikkat çekilen raporda, “en güçlü görünen kurumlar” Sayıştay, Kamu Denetçiliği ve Teftiş Kurulları olarak değerlendirildi. Ancak, bu kurumlarda “bağımsız işleyiş yönündeki engellere” dikkat çekildi.
Medya ve yürütme erki ise, “en güçsüz kurumlar” olarak açıklandı. Medyanın bağımsızlığına ilişkin sorunların, “sadece şeffaflık için değil, haber alma ve ifade özgürlüğü için de endişe verici” olduğu ifade edildi. Yürütme erki ise, “gerekli denge denetlemenin devreye girememesi” ve bu mekanizmalar üzerinde bir “otorite” haline gelmesi nedeniyle, en zayıf kurumlardan sayıldı.