Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Anadolu Aslanları ve İşadamları Derneği (ASKON) Genel Merkezi'nde düzenlenen bir toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kurtulmuş toplantıda basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Numan Kurtulmuş bir gazetecinin, HDP’li vekilin bir teröristin cenaze törenine katılmasını sorması üzerine,
“Burası sözün bittiği yer, buna söyleyecek hiçbir şey yok. Bu açık bir şekilde bu millete kast etmiş olan hainlerle iş birliği yapmaktır. Bu ihanete ortak olmaktır, terör saldırısının tarafı olmaktır, milletin karşısına geçmektir. Bunu hiçbir makul gerekçeyle izah etmemelerinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Bir kere daha HDP’lilere şu tavsiyede bulunmayı bir borç biliyorum; parlamentodasınız milletin, milletin vermiş olduğu oylarla siyaset yapıyorsunuz. Türkiye’de asıl olan bu kadar karışık ortamda bile siyaset zeminin açık tutmaktır. Siyaset zeminini açık tutmanın yolu ise terörle aralarına mesafe koymaktan geçiyor. HDP’nin hem kendi parti çıkarları, hem temsil ettiği seçmen kitlesinin çıkarları, hem Türkiye’nin menfaatleri bakımından terörle arasına mesafe koymalarını bekliyoruz. Ama biz bunu bekler, bunu ilan ederken hiçbir şekilde kabul edilemeyecek , hiçbir şekilde izah edilemeyecek ve hiçbir şekilde meşru görülemeyecek böyle bir davranışı da şiddetle kınadığımızı ilan etmek isterim” dedi.
Konuyla ilgili soruşturma açılıp açılmayacağı konusunun sorulması üzerinde ise Kurtulmuş, “Bu bizim işimiz değil, ilgili savcılar eğer gerek duyarlarsa soruşturmayı açarlar” diye yanıt verdi.

“ATEŞKESİN CİDDİ OLUP OLMADIĞINI ORTAYA KOYACAK OLAN ESAS TAVIR, RUSLARIN BU SIRADAKİ TAKINACAKLARI TAVIRDIR”
Numan Kurtulmuş, Rusya ve ABD’nin Suriye’de ateşkes için anlaşma sağladıklarının sorulması üzerine, “Ayın 27’sinde Suriye ve Rusya’nın öngörmüş olduğu ateşkes yürürlüğe girecek. Biz öncelikli olarak ateşin kesilmiş olma ihtimaline bile olumlu bakıyoruz. Bunu olumlu karşılarız. Ancak ateşkes sürecinden sonra, eğer ateşkes olumlu bir şekilde devam ederse 6 ay süreyle bir müzakere süreci olacak. Buradaki en büyük endişemiz şudur; özellikle Rusların 30 Eylül’den bu yana yapmış oldukları hava saldırılarını biliyoruz, 8 bine yakın sorti yaptılar. Bu sortilerin hepsi kayıtlı, yüzde 90’ı ılımlı muhaliflerin ve sivil halkın üzerine yapılmış olan sortilerdir. Sadece yüzde 10’u DAEŞ mevzilerine karşı yapılmıştır. Dolayısıyla bu ateşkes sürecinden DAEŞ ile mücadele ortak hedefi var ya; Rusların bunu bahane ederek şimdiye kadar yaptığı gibi, sivil halkı ve Özgür Suriye Ordusu gibi muhalif unsurların mevzilerini bombalamaması şarttır. Uluslararası camianın bunu sağlaması lazım. Bu ateşkesin ciddi olup olmadığını ortaya koyacak olan esas tavır, Rusların bu sıradaki takınacakları tavırdır. Eğer Ruslar bombalamaları durdurursa ateşkes konusunda, bu sağlanan mutabakat önemli bir sonuç verir ümidindeyiz” diye konuştu.

“SURİYE’DE KALICI, ADİL VE HAKKANİYETE DAYALI BİR BARIŞIN KURULMASI MÜMKÜN OLUR”
Kurtulmuş, Suriye’de ateşkesin ardından yaşanacak 6 aylık müzakere süreci ile ilgili de değerlendirmelerde bulunarak, “Bu 6 aylık müzakere sürecinde ilgili taraflar, rejim güçleri ve muhalif unsurlar bir araya gelecekler ve ondan sonra 18 aylık süreçte bir geçici hükümet Suriye’yi idare edecek. Bu süreç içerisinde Rusya ve İran’ın görüşü Esad’lı bir geçiş sürecinin olmasıdır. Onun dışındaki aşağı yukarı bütün ülkelerin ve bizimde görüşümüz, Esad’sız bir geçişin olmasıdır, geçiş sürecinin olmasıdır. Çünkü Suriye halkına bu kadar çok zulmetmiş olan bir yönetimin artık bundan sonraki süreçte iş başında durmaması asıl olandır. Bakalım göreceğiz. Ümidimiz, temennimiz barışın bir an evvel gelmesidir. Bu ateşkes sürecini olumlu karşılarız. Her tarafın ateşkes sürecine riayet etmesini bir kez daha ifade ederiz ve ümit ederiz ki bundan sonra Suriye’de kalıcı, adil ve hakkaniyete dayalı bir barışın kurulması mümkün olur” şeklinde konuştu.

“ BÜTÜN KAPILARIMIZI KAPATSAK BU İŞTEN YİNE KURTARAMAYIZ”
Numan Kurtulmuş, bir gazetecinin “Bundan sonraki süreçte Türkiye mülteci kabul etmeye devam edecek mi?” şeklindeki sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Türkiye’de bizim bilgimiz dahilinde olan 3 milyon sığınmacı var. Ayrıca Türkiye Akdeniz göç yolları üzerinde olan bir ülke. Türkiye’nin ekonomik gelişmişliği dolayısıyla sadece göç yolunda bir ülke olmanın ötesinde artık hedef ülke haline gelmiştir mülteciler bakımından. Sadece 2015 yılında yakalanan kaçak göçmen sayısı 156 bindir. Bunun 91 bini de uluslararası sulardan Türkiye kurtarmıştır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Bunun için bir takım tedbirler alıyoruz. Geçen sene 4 bin 8 yüz organizatör yakalandı. Bunların 2 bine yakını yakalandı. Bu konudaki tedbirlerimizi en üst seviyeye çıkarıyoruz. Yasadışı göçmen ticareti yapanların suçları artık sıradan bir suç olmaktan çıkarılacak ve bir terör suçu haline getirilecektir. Yasadışı adamları kasanın arkasına koyuyorsunuz, Avrupa’ya götüreceğiz diye kandırıyorsunuz, İzmir’de bir yerde bırakıyorsunuz. Bu insafsızlıktır, insanlığa düşmanlıktır. Dolayısıyla bunu bir terör suçu olarak kabul edeceğiz, katalog suçları haline getireceğiz ve biz yasadışı göçle açık bir şekilde mücadelemizi tedbirleri de artırarak sürdüreceğiz. Ayrıca yasadışı göçmenleri geri gönderme merkezleri yapılacak. Ayrıca Türkiye’nin bütün sınırlarına çelikten duvarlar örsek, bütün kapılarımızı kapatsak bu işten yine kurtaramayız”