CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a yazdığı mektupta "26'ncı dönem Parlamentosu'nda temsil edilen Adalet ve Kalkınma Partisi dışında üç partinin Parlamenter sistemden yana olduğu görülmektedir. Bu durumda hükümet sistemi tercihini 'Başkanlık' olarak ortaya koyan Adalet ve Kalkınma Partisi ile yürütülecek bir çalışmanın sonuç getirmeyeceği de açıktır" ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın 3’üncü toplantısında dağılan Anayasa Mutabakat Komisyonu’nun anayasa çalışmalarına yeniden başlaması için siyasi parti liderlerine gönderdiği mektuba CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu cevap verdi. Kılıçdaroğlu’nun mektubunu CHP Grup Başkanvekili Levent GÖK TBMM’de düzenlediği basın toplantısında okudu. Levent Gök, Kılıçdaroğlu’nun mektupta Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından başlatılan ‘Başkanlık Sistemi’ kampanyasının, çalışmalarına yeni başlamış komisyonu gölgelemeye dönük bir faaliyet olarak öne çıktığını bildirdi. Kılıçdaroğlu’nun yazdığı Levent Gök’ün okuduğu mektup şu şekilde:
“Sayın Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’e ilişkin verdiği hak ihlali kararını tanımadığını ifade ederek yerel mahkemeyi bu karara uymamaya davet eden tutumu da tartışmanın sadece bir hükümet sistemi tartışması olmadığını ortaya koydu. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanının tutumu doğrudan doğruya yargı bağımsızlığı kuvvetler ayrılığı ve demokrasi tartışmasını doğurmakta daha işin başında parlamenter sistem ısrarımızın haklılığını da anlaşır kılmaktadır.
24’üncü dönem partisinde olduğu gibi 26’ncı dönem parlamentosunda da temsil edilen Adalet ve Kalkınma Partisi dışındaki üç partinin tercihinin parlamenter sistemden yana olduğu görülmektedir. BU durumda hükümet sistemi tercihini Başkanlık olarak ortaya koyan Adalet ve Kalkınma Partisi ile yürütülecek bir çalışmanın sonuç getirmeyeceği de açıktır.”
“PATRONLU BAŞKANLIK’ REJİMİNE KAPI AÇAN BİR ÇALIŞMANIN PARÇASI OLMAMIZ DÜŞÜNÜLEMEZ”
“Anayasanın ilk 3 maddesinde “Dolayısıyla Anayasanın ilk üç maddesinde ifadesini bulan ve dördüncü maddeyle koruma altına alınmış olan çerçeve kurucu ilkelerin tartışıldığı yaklaşık 200 yıllık siyasal birikimimizi yok sayarak parlamenter r sistemden kopuşu öngören ve kişisel arzular etrafında şekillenen ‘Patronlu başkanlık’ rejimine kapı açan bir çalışmasının parçası olmamız düşünülemez. Böyle bir çalışmanın Türkiye’nin demokrasi ihtiyacına cevap verdiği de kesinlikle söylenemez. Anayasa Uzlaşma Komisyonuyla eş zamanlı ve irtibatlı çalışması koşuluyla darbe hukuku ve onu tahkim eden mevzuatın temizlenmesine ilişkin çalışmanın ayrı bir komisyon tarafından yürütülmesi ve bu komisyonunun derhal kurulması hususu müzakere edilebilir. Arkadaşlarımız başkanlığınızda gerçekleşen toplantılar sırasında bunun mevcut komisyon içinde alt komisyonlar eliyle yürütülmesini önermişler ancak diğer çözümleri de tartışabileceklerini ifade etmişlerdir. Bu çerçevede mevcut anayasamızın kurucu ilkeleri temelinde hukuk devleti yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığını esas alan parlamenter sisteme dayalı bir anayasa yapımına katkı verebileceğimizi bu doğrultudaki bir mutabakatın çalışmanın başlangıcında sağlanmasını da zorunlu gördüğümüzü ifade etmek isterim. Şayet bu konuda bir uzlaşma sağlanamıyorsa uzlaşma komisyonunun üzerinde anlaştığı 60 maddeye yargıya ilişkin hükümleri de ekleyerek azami bir ay içinde temel hak ve özgürlükler ile yargı bölümünü değiştiren bir paketi TBMM’ye sevk etmek üzere çalışma yapmasını öneriyoruz.”