Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Uğur Gürses, Türkiye’de siyasal sistem, hukukun üstünlüğü, ifade ve basın özgürlüğü gibi konuların “ekonomik büyümeyi etkilediğini” vurguladı.
Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin bugün gerçekleşen “Türkiye’de Yönetişimin Kurumsallaşması ve AB’ye Giriş Süreci” panelinde konuşan Gürses, “Bir ülkenin uzun vadeli büyümesinde, sadece makro ekonomi değil, siyasal sistem ve hukukun üstünlüğünün çok önemli etkisi var” dedi.
Şeffaflık Derneği, bugün açıkladığı Türkiye Şeffaflık Sistemi Analizini’nde, “Güçlü bir demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan haber alma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü de yürütme erkinin kuşatıcı gölgesi altında kalmaktadır” diye açıklamıştı.
Uğur Gürses de, “İfade ve basın özgürlüğü ekonomi için önemli çünkü Türkiye’nin büyüme modeli, hane halkının tüketimine dayalı” diye konuştu ve Türkiye’de asıl kaynağın krediler ve dışarıdan gelen sermaye olduğunu ifade etti.
Ancak Gürses’e göre, “Türkiye’de ekonominin yüzde 20’lik bir bölümü, yani yatırımlar 2011’den sonra durmuş durumda”.
“Hanede sofraya gelen ekmeğe, istihdama yansıyor”
“Türkiye’nin giderek otokratik çizgiye girmesi ve güçler ayrılığını kaybetmesi, ekonomide güveni sarsıyor” diye konuşan Gürses, “Medya kısa vadede bunları yansıtamasa da, Türkiye avantajlı dönem ve konjonktürü kaybetmeye başladı” diye açıkladı:
“Hanede sofraya gelen ekmek ve istihdama bakarak, bu etkileri görebiliyorsunuz. Keyfi olarak mahkeme kararları alınan bir yere yatırım yapmazsınız, bu çok açık. Türkiye’nin ekonomik potansiyelini gündelik siyasi tahakküm için biz harcıyoruz.”
Gürses ayrıca, “Yüzde 65 dolaylı vergi, doğrudan vergiler yüzde 30 civarında. Bu Avrupa’daki durumun tersine bir fotoğraf” diye sözlerini sürdürdü ve bu resmin, “hesap sorma mekanizmasını zayıflattığını” ifade etti. Gürses’e göre, Türkiye’nin en başta “vergi reformu”na ihtiyacı var.
Bekir Ağırdır: Karar süreçleri yerelleştirilmeli; siyaset doğallaştırılmalı
Türkiye’de yönetişime ilişkin gelişmeleri değerlendiren KONDA Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır da, “Siyasette bir başlangıç noktasına ihtiyaç var” dedi.
Yönetişimdeki sorunların çözümüne ilişkin önerilerde bulunan Ağırdır, “Birincisi, KONDA, Şeffaflık Derneği ve diğer kurumlar olarak hepimiz, bulunduğumuz alanda işimizi iyi yapacağız. Toplumla iyi bir güven ilişkisi için çalışacağız. İkincisi, bu ülke bizsiz olmaz diyeceğiz” diye konuştu.
Kamuoyu araştırmalarıyla öne çıkan KONDA’nın Genel Müdürü, Türkiye’de sorunların çözümünün, “yarın sabaha dair, derli toplu bir ütopyayı geliştirerek” olacağı çağrısı yaptı ve ekledi:
“Türkiye, karar süreçlerini yerelleştirmeli; siyaseti doğallaştırarak, münazara ve münakaşadan müzakereye çekmeli. Ayrıca dernekler , vakıflar, polis vazifeleri, yargı baştan aşağıya yeniden yapılandırılmalı.”
Bekir Ağırdır, “Türkiye gelir tuzağını aşamayacak. Belirsizlik ve karmaşıklıktan kaçmak adına, daha otoriter bir yönetime razı hale geliyoruz” diye de uyardı.
Yargı bağımsızlığına ilişkin endişeleri değerlendiren Avukat Turgut Kazan ise, “Çok açık yolsuzluklarda bile yargı kararı uygulanmıyor; cezasızlık çok açık” dedi.
Kazan, temel haklarla ilgili 2011’de yapılan olumlu düzenlemelerin uygulanabilmesi için, bağımsız ve kaliteli yargı ile koruma mekanizmalarının önemine işaret etti.