TÜRKİYE'de pırlanta ve zümrüt gibi kıymetli taşlarla ilgili sertifika verebilme ve taşların özelliklerini belirleyebilme ancak Hazine Müsteşarlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü'nden alınan Özel Ayar Evi Yetki Belgesi ile sağlanabiliyor. Bu belge, ülkede yalnızca 6 kurumda bulunuyor. Kıymetli taş sertifikası verebilen tek kamu kurumu olan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İzmir Meslek Yüksekokulu (İMYO) Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı'nın Başkanı Prof.Dr. Murat Hatipoğlu, binlerce lira ödenerek pırlanta diye alınan taşların ve bu taşlarla ilgili verilen sertifikaların sahte çıkabildiğine dikkat çekti.
Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu Teknik Programlar Bölümü bünyesinde 1983- 1984 akademik öğretim yılında ‘Taş ve Metal İşlemeciliği Programı’ olarak kurulup adı daha sonra Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı olarak değiştirilen bölümde 33 yıldır takı ve kuyumculuk sektörüne tekniker yetiştiriliyor. Türkiye’nin bu alanda yetişmiş tek akademisyeni Gemoloji Uzmanı ve Program Başkanı Prof.Dr. Murat Hatipoğlu, ilk kez DEÜ bünyesinde kurulan programda görev yapıyor. Prof.Dr. Hatipoğlu, kıymetli taşlarla ilgili sertifika verilebilmesi ve taşların özelliklerinin belirlenebilmesinin ancak, Hazine Müsteşarlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nden alınan Özel Ayar Evi Yetki Belgesi (kıymetli taş ekspertizi) ile sağlandığını söyledi. Prof.Dr. Hatipoğlu, bu belgenin ise Türkiye’de yalnızca 6 kurumda olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Hatipoğlu, İzmir’deki Baydiamond, İstanbul’daki HRD Antwerp, İstanbul Kuyumcular Odası ve IDL Pırlanta ile Antalya’daki Detay Art Gemoloji Laboratuvarı’nın kıymetli taş ekspertizi olarak belgelendiğini, bu kurumlar arasında tek kamu kurumun da kendileri olduğunu belirtti.
SAHTE TAŞLARLA TÜKETİCİ ALDATILIYOR
Talep olmasına rağmen kıymetli taşların azlığı nedeniyle yıllardan beri sahte taşların piyasada olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Hatipoğlu, şöyle devam etti:
“Ülkemizde kıymetli taşlarla ilgili hem pırlanta kesilmiş elmaslar hem de renkli taşlar büyük bir teveccüh görmektedir. Bunların gerçek ve özelliklerinin de belirtilen şekilde olması tüketiciler tarafından arzu edilmekte. Ancak talebe karşı verilen arzlar yeterli olmayacağı için bu sefer bunun yerine bazı ya yapay ya da taklit taşlar üretilip piyasaya sürülüyor. Bu bir gerçek. Özellikle Moissanit, CZ, Neksus taşı gibi üretilmiş taşlarla beraber, 1900 yılından beri GGG, Yag, Fabulit ve Titanit gibi taşlar da elmasın yerine kullanılan beyaz taşlardır. Bunlar tüketicinin aldatılması yönünde düşünülen taşlardır. Bunun yanı sıra renkli taşların da bir çok benzeri veya taklitleri sunulabilmektedir.”
BELGELENDİRMEYİ 6 KURUM YAPABİLİYOR
Alınan taşların belgelendirilmesi gerektiğini, birçok firmanın belgelendirmeyi yaptığını, ancak bu firmaların kıymetli taşlarla ilgili sertifika vermeleri ya da özelliklerini belirme yetkisine sahip laboratuvarlarının bulunmadığını belirten Prof.Dr. Hatipoğlu şöyle dedi:
“Kıymetli taşlara belge verebilme, Hazine Müsteşarlığı’nın Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’ne vermiş olduğu bir yetkiye dayandırılır. Kim bu konuda yetkili laboratuvar kurmak ve bu taşların özelliklerini belirlemek isterse bu kuruma başvuruyor, gerekli cihaz ve eğitici yeterliliğine sahipse belgesini alıyor. Ama ülkemize baktığımızda, bugün İstanbul’da 3, İzmir’de 2 Antalya’da da 1 kıymetli taş ekspertiz laboratuvarı Darphane’den yetki almış olarak çalışıyor. Bunların içinde tek resmi kurum hem üniversite hem de devlet kurumu olarak Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Bölümü içindeki Gemoloji Laboratuvarı’dır. Ancak bizim işimiz bilimsel ve eğitsel bir olay. Biz ticari olarak bu konuya giremiyoruz. Bunun yanında diğer firmaların girmesi için onlara eğitimsel destek verme en büyük arzumuz. Bu şekilde firmalar kendilerini yetkilendirir ve bilgilendirirse tüketicilere verebilecekleri kıymetli taşlarla ilgili ekspertiz belgeleri de hem doğru olur hem de güvenilirlik taşır.”
TÜKETİCİLERE UYARI
Pırlanta gibi kıymetli taş almak isteyen tüketicileri de uyaran Prof.Dr. Hatipoğlu, söz konusu 6 kurumun onayı olması durumunda kıymetli taşların sertifalarının resmiyet kazandığını, firmaların kendilerinin verdiği sertifakaların yalnızca bilgilendirme amaçlı olduğunu kaydederek, “Tüketici, firmaya, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nün yetkilendirdiği kıymetli taş ekspertiz laboratuvarına sahip olup olmadığını sormalı. Firmalar bu belgelerini işyerlerine asmak zorundadır. Bu belgeye sahip olmayan firmanın taşla ilgili herhangi bir doğallıkla, renk tedavisi veya saflığıyla ilgili bir belgeyi düzenleme ve tüketiciyi o yönde etkileme hakkı yoktur” diye konuştu.
EN DÜŞÜK TEK TAŞ YÜZÜK 1500- 2 BİN LİRA
Prof.Dr. Hatipoğlu, pırlantalı tek taş bir yüzüğün fiyatına da değinirken şunları söyledi:
“Dünyada tek taş olarak kabul edilen değer 0.47 karat ve yukarısı, çap olarak da 5 milimetre ve yukarısıdır. Bu ayarda bir taşın rengi, doğallığı iyi kaliteye yakınsa yaklaşık bin TL ile bin 500 lira arasındadır. Bunun içine en az 3- 4 gram 18 veya 14 ayar beyaz altın yüzük katarsanız, bir de işçilik koyarsanız, bunları topladığınızda bugün tek taş ayarında 0.50 karatlık bir tek taş yüzüğün yaklaşık bin 500- 2 bin liradan aşağıya satılıp alınması teorik olarak mümkün değil. Bunun altındakilere tek taş demek büyük bir sorun yaratır.”
HAKEMLİK DE YAPILIYOR
Devlet kurumunu temsil ettikleri için kaçakçılık mahkemelerinde görülen davaların çözümlenmesinde hakem rolü oynadıklarını dile getiren Prof.Dr. Hatipoğlu, ayrıca tüketici mahkemelerine bilirkişilik yaptıklarını da söyledi. Prof.Dr. Murat Hatipoğlu, şöyle dedi:
“Tüketici mahkemelerinde kıymetli taşı alan ve satan arasında bir uyumsuzluk oluşursa ürünün ayıplı mal ya da fahiş fiyatta olup olmadığı yönünde bilirkişi raporu hazırlıyoruz. Bunlar haricinde kişilerin atalarından kalan kıymetli taş ve mücevherle ilgili miras paylaşımında değer biçilmesi için yine üniversitemizde bilimsel olarak hangi değer ve türde olabileceği tespit ediliyor. Kişilerin zamanla almış oldukları mücevherlerini sigorta ettirirken veya bir yere gittiklerinde çalınmaya karşı tedbir alırken bunların değer tespitinin yapılması lazım. Ne kadarlık bir servete sahip olduklarının resmi olarak belgelendirilmesi ancak bilimsel ortamda mümkün olmakta. Bu konuda da halkımıza destek veriyoruz.”
ALDIĞI ÜRÜNDEN ŞÜPHE DUYAN KİŞİLER BAŞVURABİLİR
Geçmişte pırlanta ya zümrüt gibi kıymetli taşlardan alan kişilerin, bu taşlardan ya da fiyatından şüphelenmesi durumunda kendilerine başvurmalarını isteyen Prof.Dr. Hatipoğlu, şüphe ortaya çıkması halinde Türkiye’de bu dalda en yetkin kurum olarak görev yaptığı üniversiteye gelinebileceğini ifade etti, “Size, inceleme masrafı dışında başka bir ücret almadan, bu konuda nasıl davranmanız gerektiğini bilimsel verilere dayanarak izah ediyoruz. Gerekiyorsa raporlandırabiliriz. Size söylenenle bu rapor birbirini tutmuyorsa o zaman tüketici mahkemesine başvurur ve bu konudaki mağduriyetinizin giderilmesini isteyebilirsiniz” diye konuştu.
DAVALARIN YÜZDE 90’I TÜKETİCİ LEHİNE SONUÇLANIYOR
Kıymetli taş değerinin tespitiyle ilgili kendilerine birçok dava geldiğini kaydeden Prof.Dr. Hatipoğlu, şunları ekledi:
“Bu davaların yüzde 90’ına yakını tüketicilerin lehine sonuçlanıyor. Çünkü satılan mallar ya ayıplı ya da fahiş fiyat oluyor. Bu da tüketicilerin serzenişte bulunmasını haklı çıkartan en önemli unsurlardan biri. Haklarımızı kullanmayı bilelim. Aldığımız mücevherle ilgili gerçekten aklımıza takılan veya bizi rahatsız eden bir konu varsa, kişiler yasal haklarını kullanabilirler. Gemoloji Laboratuvarı cihaz bakımından oldukça donanımlı. Ölçümlerle, kıymetli taşın sahte olup olmadığı, renk işleminden geçirilip geçirilmediği ve doğallığı gibi bir çok özelliğine bakılabiliyor, resmi rapor da verilebiliyor.”