07 Ocak 2023 Cumartesi
Ana sayfa » ‘Cezaevinden de ölümden de korkmuyoruz’

‘Cezaevinden de ölümden de korkmuyoruz’

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, dokunulmazlık fezlekeleriyle ilgili olarak "Bunu HDP üzerinde bir tehdit unsuru olarak tutup HDP'yi konuşamaz, söz söylemez durumunda tutmak istiyorlar. Her yaptıkları açıklamada 'akıbetleri cezaevi olur' diyorlar. O cezaevinin yanına bir virgül de koyup ölüm de gösterebilirler. Ondan da korkmuyoruz, çekinmiyoruz ama bu bir çözüm değil" dedi.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken Meclis’te basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. İdris Baluken Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun vize muafiyeti için 9 kanunun çıkarılması konusunda muhalefetten destek bekledikleri yönündeki açıklamaya ne tavırla yaklaşacaklarının sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Başbakana ve hükümete düşen Türkiye’nin AB sürecini doğrudan etkileyen basın özgürlüğü, düşünce ifade özgürlüğüyle ilgili mevcut tabloyu ortadan kaldıracak baskıları, basın kuruluşları üzerindeki sindirme anlayışını tamamen devreden çıkaracak bir sindirme hamlesi olduğu kanaatindeyiz. Bu nedenle Sayın Başbakan muhalefetten bu konularda destek isteyeceğine önce hükümet olarak kendi üzerine düşen sorumluluğu hızla yerine getirecek bir demokratikleşme ortaya çıkmalı. Böyle kritik bir dönemde hala milletvekillerinin dokunulmazlıklarıyla ilgili bir gündem konuşuyoruz. Bu perspektif üzerinden Türkiye’nin AB ile uyum ve süreçlerde bir ilerleme sağlamasını mümkün değil kanaatindeyiz. Sokağa çıkma yasağı uygulamaları başta olmak üzere hukuk dışı antidemokratik yaklaşımlarla ilgili hem başbakan hem de hükümetin şapkayı öne çıkarıp düşünmesi gerektiği kanaatindeyiz. HDP olarak bu konularda duruşumuz nettir. AB ile ilgili sürecin olumlu olduğu demokrasiye olumlu katkılar sağlayacağı kanaatindeyiz. Ama dediğim gibi birilerinin bizim önümüze getirdiği ev ödevlerinden çok yapmamız gereken bir çok konu başlığı var.”

Yeni güvenlik konseptiyle ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine İdris Baluken şöyle dedi; “Her gelen hükümet yeni güvenlik konseptleri belirler, hayata geçireceğini söyler. Terörün belini kıracağını bütün Türkiye’ye ilan eder. Gelinen noktayı hepimiz biliyoruz ama.30 yıldır devam eden bir sorunla karşı karşıyayız. Kürt meselesi Bu tarz güvenlik konseptleriyle değil özgürlük alanlarını yasal güvencelere kavuşturarak 78 milyon yurttaşı kapsayacak bir anayasal düzenlemeyi yaparak eşit bir anayasa düzenleme yapılarak çözülecek.”

İdris Baluken HDP’liler hakkında hazırlanan dokunulmazlık fezlekeleriyle ilgili olarak şunları söyledi: “Mesele bir yada dokuz milletvekili meselesi de değil. Bizim HDP olarak vermiş olduğumuz anayasal teklif son derece net. Biz 550 vekilin tamamının kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıklarının kaldırılmasını Cumhurbaşkanının da vatana ihanet dışındaki diğer suçlardan yargılanmasının önünün açılmasını bir teklif olarak anayasa uzlaşma komisyonuna sunmuşuz. Diğer yandan yasama dönemi içinden meclis başkanlığımıza kendi imzamızla hakkında fezleke olan bütün vekillerle ilgili bu tarz süreçlerin işletileceğini belirmişiz. Bizim hakkımızdaki fezlekelere baktığınızda düşünce ifade özgürlüğü temelinde siyaset yapma hakkımızı kullanmış olduğumuz çalışmalardan dolayı dosyalar olduğunu görüyoruz. Diğer dosyalara baktığınızda hırsızlık, adam kayırma, rüşvet, taciz her türlü yüz kızartıcı suç var. Toplum vicdanı bunu kabul etmez bir kere. İnfial yaratma kriteri gelince bakın Türkiye siyasi tarihinin en büyük infial yaratan olayı 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarıdır. Cumhuriyet tarihinin en ağır yolsuzluk iddialarıyla ilgili bir süreci AKP aklamaya çalışılarak istifa ettirmek zorunda kaldılar. İnfial kriteri varsa önce AKP hükümetinin bu yolsuzluk dosyalarıyla ilgili hem içerde hem dışarda infial yaratan bu dosyalarını öne almak gerekiyor. AKP kendi kriterleri üzerinden değil objektif olarak en başta 17-25 Aralık dosyalarını ele almak gerekir.”

Dokunulmazlık fezlekeleri arasında ayıklama gibi bir durum olursa ne yapılacağı yönündeki bir soruya Baluken, “Böyle bir şey kabul edilemez. AB ile ilgili sürecin tartışıldığı bir dönemde her gün Kürt meselesi başta olmak üzere temel sorunların çok daha fazla çözümsüzlüğe gittiği dönemde AKP hükümeti talimatlandırdığı savaş güçlerine dokunulmazlık getirip milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak istiyor. Bu açık bir şekilde mevcut ateşe benzin dökmektir. AKP’nin önümüze getireceği engellere bakarak demokratik siyaset tutumundan geri adım atacak değiliz. Zaten Türkiye bir gerilim hattı üzerinde duruyor. Muhalefet partilerine AB ile ilgili vize muafiyeti için gerekli olan başlıklarla alakalı olarak çağrılar yapacağına Davutoğlu ve AKP hükümeti bu tablonun evrensel demokrasi kriterlerine ne kadar uyduğunu tekrar gözden geçirsin. Bunu HDP üzerinde bir tehdit unsuru olarak tutup HDP’yi konuşamaz, söz söylemez durumunda tutmak istiyorlar. Her yaptıkları açıklamada ‘akıbetleri cezaevi olur’ diyorlar. Cezaevinden korkacak durumunuz olmadığını kendileri de biliyor. Hatta o cezaevinin yanına bir virgül de koyup ölüm de gösterebilirler. Ondan da korkmuyoruz, çekinmiyoruz. Ama bu bir çözüm değil. Bu süreçle ilgili akıbeti merak ediyorlar. 2 Mart 1994’te Orhan Doğan ve diğer vekil arkadaşlarımızın buradan götürüldüğü antidemokratik hükümetin akıbetlerine baksınlar. O kabinede yer alan siyasetçilerin hangisi tutunabildi.”

Nursima KESKİN / ANKARA, (DHA) –