İZMİR'de, 'gizli bilgi ve belge bulundurma' davasında 19 kez ömür boyu ve 5 bin yıl hapis cezası istemiyle yargılanan emekli Albay Coşkun Başbuğ, beraat ettikten sonra hukuk mücadelesi başlattı.
Daha önce davanın hakim, savcı ve polislere hakkında suç duyurusunda bulunan Başbuğ, bu kez de örgütün medya ayağı olmakla suçladığı Nazlı Ilıcak, Tarık Toros, Akın İpek, Turan Görülyılmaz ile savcı Zafer Kılıç hakkında suç duyurusunda bulundu.
İzmir merkezli yürütülen ‘gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasında, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık, gizillik derecesindeki askeri belgeleri ele geçirmekten yargılandı. 49’u muvazzaf asker, 79’u tutuklu 357 sanık, yaklaşık üç yıl yargılandıktan sonra tüm suçlamalardan beraat etti.
İKİ NUMARA OLARAK YARGILANDI
Emekli Albay Coşkun Başbuğ ise iki numaralı sanık olarak hakim karşısına çıktı. Başbuğ, hakkında 19 kez ömür boyu, 5 bin yıl hapis cezası istendi. 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararı vermesinden sonra, Coşkun Başbuğ da hukuku mücadelesi başlattı. Daha önce operasyonu yapan polisler ile hakim hakkında suç duyurusunda bulunan Coşkun Başbuğ, bu kez yapılanmasın medya ayağı olarak isimlendirdiği gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu dilekçesini cumhuriyet savcılığına teslim eden Coşkun Başbuğ, dilekçesinde, Nazlı Ilıcak, Tarık Toros, Akın İpek, Turan Görülyılmaz ile savcı Zafer Kılıç’ın bulunduğunu açıkladı. Beraat kararından sonra Nazlı Ilıcak’ın, bunu eleştirdiğini ve aslında çetenin var olduğunu ama üzerinin kapatıldığı suçlamasında bulunduğunu söyleyen Coşkun Başbuğ, “Nazlı ılıcak bizleri çete olarak gördü, suçlu olduğumuz halde dosyanın üzerinin kapatıldığını yazısında anlattı. ‘Böyle bir örgüt var’ dedi. ‘Tehdit var, şantaj var, iftira var, yargıyı yönlendirme var, suçlama var’ dedi. Tüm bu yazıları ve öncekileri birleştirip, tüm gazeteciler hakkında dava açtım” diye konştu.
Dava açtığı kişilere yönelik örgütün medya ayağı suçlamasında da bulunan Coşkun Başbuğ, “Nazlı Ilıcak, beraat kararına rağmen hala saldırıya devam ediyor. Suçlamalarını sürdürüyor. Gazeteciler için yazılarından dolayı suç duyurusunda bulundum. Savcı için de, dosyayla ilgili belgeleri servis etmekten suç duyurusunda bulundum. Akın İpek ise Fethullahçı Terör örgütünün finansörü durumundaydı. Eğer bu kişilerin planı tutsaydı, Fethullah Gülen denen şarlatan şu an Ankara’da kendisine hazırlanan malikanede günümüzün Lawrence’i olarak Halife kılığına girmiş el etek öptürüyor olacaktı. Tarık Toros ise katıldığı bir televizyon programında ‘Su uyur askere uyumaz’ demişti, o atasözünün orijinaline bakıldığı zaman askeri düşman gibi gördüğü ortada. Onun hakkında da bu suçlama vardı. Bunlardan gazeteci ya da savcı olmaz, olsa olsa örgüt mensubu ya da casus olur. Bu yapılanlara gazetecilik demek, gazete diye basılan kağıt parçasına gazete demek insan aklıyla alay etmek olur” dedi.
Coşkun Başbuğ ayrıca, davada yargılanan diğer sanık askerlerin da, aynı dilekçeyle, savcılığa önümüzdeki günlerde suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.