İZMİR'de kimsesiz mültecilerin toprağa verildiği 412 numaralı adadaki 146 isimsiz mezardan birinin kime ait olduğu belirlendi.
42179 numaralı mezarda Suriyeli 4 çocuk annesi 40 yaşındaki Souad Salah Farran’ın yattığı anlaşılırken, Suriye’de başlayıp Dikili’nin buz gibi sularında son bulan acı yaşam öyküsü, duyanların yüreğini sızlattı. Farran, babasını Suriye İsrail savaşında kaybetti, akrabalarının yanında büyüdü, evliliğinde şiddet gördüğü için eşinden boşanınca hukuk fakültesini bitirip avukat oldu, iç savaş çıkınca askere alınmasın diye Almanya’ya gönderdiği oğlunun isteği üzerine umut yolculuğuna çıktı, 5 Ocak’ta Dikili’de, insan kaçakçılarının fırtınalı havada zorla bindirdiği botun batmasıyla 31 kişiyle birlikte can verdi, cesedi sahile vurdu. Farran’ın başucuna mezar taşını Dubai’den gelen kuzeni Monther Abou dikti, “Türkiye artık bizim de vatanımız. Burada canlarımız yatıyor” dedi.
Suriye’de yaşanan iç savaştan sonra binlerce Suriyeli İzmir’den, Avrupa ülkelerine gidebilmek için umut yolculuklarına çıktı. Denizi ilk kez gören yüzlerce Suriyeli, acımasız insan kaçakçılarının kurbanı oldu. Bazen zorla, tehditle bindirildikleri, plaj botlarıyla, hurda teknelerle açıldıkları Ege’nin serin sularında yaşamlarını yitirdi. Mültecilerden isimsiz ve yakınları bulunamayanlar için İzmir Doğançay Mezarlığı’nda, 412 numaralı adası ayrıldı. Şu ana kadar 146 kimliği belirlenemeyen mülteci, birer numara verilip buraya gömüldü. Bu mezarlardan birinde Suriyeli 4 çocuk annesi 40 yaşındaki Souad Salah Farran yattığı, yakınlarının bir süredir sürdürdüğü araştırmalar sonucu belirlendi.
ŞİDDET UYGULAYAN EŞİNDEN BOŞANINCA AVUKAT OLDU
Mezarı ziyaret etmek için İzmir’e gelen yakınlarının anlatımına göre, Souad Salah Farran, 40 yıl önce İsrail Suriye savaşında asker olan babasını kaybetti. Bunun üzerine akrabalarının yanında büyüdü, 18 yaşına gelince de dünya evine girdi. Ancak Farran, evliliğinde hayalini kurduğu mutluluğu yakalayamadı. Kocası sürekli şiddet uyguladı. En büyüğü 20 yaşında olan 4 çocuk dünyaya getirmesine rağmen, yaşadığı sorunlar bitmeyince 6 yıl önce eşinden boşandı. Boşanmasından sonra ise küçüklükten beri hayali olan eğitimini tamamlayıp Şam Üniversitesi’nde Hukuk eğitimi alıp avukat oldu.
SONU BABASI GİBİ OLMASIN DİYE OĞLUNU ALMANYA’YA GÖNDERDİ
Ülkesinde yaşanan iç karışıklıklardan tedirgin olan Souad Salah Farran, 20 yaşındaki oğlu Saleh Abdülgani’nin sonunun da 40 yıl önce kaybettiği babası gibi olmaması için harekete geçti. Askere alınmasın diye oğlunun önce Türkiye’ye geçmesini sağladı, ardından da geçen Eylül ayında Almanya’ya gönderdi. Almanya’da iltica işlemleri başlatan Saleh Abdülgani’nin isteği üzerine, Souad Salah Farran da, Suriye’deki 40 yıllık yaşamını geride bırakıp umut yolculuğuna çıktı. Önce Türkiye’ye giren Farran, sürekli temasta olduğu Dubai’deki kuzenlerine en son 3 Ocak 2016 tarihinde, Whatsapp üzerinden mesaj gönderdi ve İstanbul’a ulaştığı haberini verdi. İstanbul’dan Dikili’ye giderken son fotoğrafını da sosyal medya üzerinden kuzenlerine ulaştıran Farran, 4 Ocak gecesi, bu kez telefonla aradığı yakınlarına, gece yarısından sonra Midilli Adası’na gitmek üzere denize açılacakları bilgisini verdi.
CESEDİ KİMSESİZLER MEZARLIĞINDA BULUNDU
Ancak o görüşmeden sonra bir daha Souad Salah Farran’a, ulaşılamadı. Yakınları, internet siteleri üzerinden yaptığı araştırmada, kazadan haberdar oldu. Souad Salah Farran, 5 Ocak günü Dikili’den umut yolculuğa çıktıktan sonra botlarının batmasıyla hayatlarını kaybeden cesetleri sahile vuran 31 kişiden biri olduğu ortaya çıktı. Türkiye’deki tanıdıklarıyla bağlantıya geçen aile, Bursa, Ayvalık, Dikili ve İzmir’de günler süren araştırmalarından sonra Souad Salah Farran’ın izine ulaştı. Fotoğraf teşhislerinden kimsesiz mülteciler mezarlığında 412 Ada’daki ‘42179’ numaralı mezarın Farran’a ait olduğu belirlendi.
ARTIK TÜRKİYE’DE KALACAK
Souad Salah Farran’ın uğruna ölüm yolculuğuna çıktığı oğlu Saleh Abdülgani, iltica işlemlerinden dolayı Almanya’dan ayrılamadı. Suriye’deki çocukları da iç karışıklıklardan İzmir’e gelemedi. Bunun üzerine Dubai’de mühendis olan kuzeni Monther Abou, İzmir’e geldi. Farran’ı bulmalarına yardımcı olan İrfan Yapıcı ile birlikte, ilk olarak mezara gidip dua eden Kur’an okuyan Monther Abou, ardından da onun isminin yazılı mezar tabelasını başucuna dikti. Birlikte büyüdüğü kuzeninin acı dolu hayatını anlatan Monther Abou, “O oğlunun isteği üzerine bu yolculuğa çıktı. Suriye’de durumu iyiydi. Avukat olmuştu. Ama oğlu isteyince bu ölüm yolculuğuna çıktı. Ölüm yolculuğu diyorum çünkü, o kazada sağ kurtulanlar daha sonra Facebook üzerinden o gece yaşananları anlattı. Oradan okuduğuma göre açıklardaki dalga boyu çok yüksek olduğu için Farran ve oradakiler yola çıkmak istememiş. Ama çeteler, silah zoruyla onları bota bindirip göndermişler. Sonra da Farran’ı kaybettik. Onun cenazesine ulaşmak için çaba gösterdik ve sonunda bulduk. Şimdi İzmir’e yatacak. Türkiye artık bizim de vatanımız. Burada canlarımız yatıyor. Sık sık gelmeye devam edeceğiz. Onu buradan götürmek istemedik. Çocukları da ileride gelecektir” dedi.